31 Aralık 2005

elimi hiç bırakma babacım

elimi hiç bırakma babacım (31/12/2005)
rahat bir oh çekip uzandım huzura.
başucumdaki sevgiden habersizce.
bir şefkatli kol uzandı anlımın pak duvarına..
uzun uzun baktı hissettim sadece...
babamdı başımda bekleyen.
güvendeydim her işimi havale etmiştim ona.
huzurluydum, mutluydum gelecekten emindim.
elimi hiç bırakmayacaktı ya hani.
hani söz vermişti üzülme oğlum ben hep yanındayım diye...
hani güçlüydü kanatlarını germişti her kötülüğe.
ve bir gün gittin babam.
gittin yetim bıraktın beni bu yaşıma rağmen.
hep bir çikolata, bir şeker, bir oyuncak sanırdım ya hayatı.
değilmiş babacım, değilmiş bunlar...
meğer bunlar tadını senin elinden alırmış.
elimi hiç bırakma babacım.
üzerinde yılların yorgunluğu var biliyorum.
hissediyorum zahmet yüklü omurlarındaki ağırlığı.
hayatın ızdırabını içinde tutup da kendini harap ettiğini.
babamsın, canımsın sen.
belki söyleyemiyordun, belki de benden duymuyordun bir güzel söz.
ama biliyorduk bağlılığımızı ve bitmeyen koca yüreklerimizdeki koca sevgilerimizi.
hayat koparır mı dersin bu bağları!..
hayat bir geçis ise eğer asla kopamam ne sevginden ne evlatlığından.
sana söyleyememiştim ya...
seni seviyorum babacım.
kalbim kopmadı hiç senden.
yanımdasın hep biliyorum.
uyusam da gene elimi tutuyorsun.
burada olmasan da biliyorum başucumdasın.
elimi hiç bırakma babacım.

karanlık ardına

karanlık ardında (31.12.2005)
sığınmak istersin değil mi?
göz ucuyla bakarsın eğilen iki büklüm yüreklere.
ziyanın içinde bir ziya parlar.
paklar korkuyla toz tutmuş usları.
usulca artlara sığınanlar mı tedirgin?
kimden ya da neden kaçıştır bu bakış?
korkuyu betimler misin bana!
saf yüreğimle yazdım göremedin sözlerimin yazısını.
tefekkürüme çağırdım oturmadın düşünce meclisime.
bağırdım tüm avazımla, kulak vermedin sözlerime.
şimdi bir karanlığı bile tek başına dolduramıyor,
bir korkuyu avuçlayamıyorsun özgürce...
bir hayatı tek başına kaldıramıyor,
gözlerin arıyor usulca,
gözlerin korkuyla ürperiyor muamma geleceğe...
çok düşünme kara gözlerinin ferine yazık.
bekleme ara verme asla hayat yükü ağır omuzlayamazsın,
tek nefer kalsan da bu yolda, biri imdadına yetişecek...
biri söz verdi sana.
bir göz at ardına,
ardından düşen umutlarını toplayan,
senin için gelen,
bir umut ateşi yakan senin adına...
şimdi kapat gözlerini
ve umuda aç kalbini..

21 Aralık 2005

sindirella 3

sindirella 3 (21/12/2005)
göz bebekleri bakadurur.
bir yarım sende,
bir yanım gitse eğer,
hayallere gark olur tüm efkar.
masallar gerçek,
gerçekler meyyal olur masala.
yalanlar bir mumun dibinde durulur,
aydınlanır gecenin dehlizleri...
bir sisli yolculuk hatırası gem vurur ardındaki duygulara.
terennüm ederek ziyayı yaran kuş seslerine kulak ver,
kulak ver umuttan biçare istikbale...
adımların emin,
kalbin yareninin,
umudun selametin olsun.
yüreğin pranga vursun geçmişin habis ellerine...
yürü artık işaretlerden beri,
güzellikler yurdunun perisi,
seni bekliyor tüm hoşnutluğuyla..

18 Aralık 2005

haber

haber (18/12/2005)
bir haber salınır karşı akisle.
umutla öfke arası bir çehre kasılır,
kaşlar çatılır,
yürek alkışlar ezilen duyguları...
hep arzu duyar bir sese,
sıcak bir nefesten dökülen cümleyle mest olur.
tutunmak ister umuda,
umutla esen rüzgara kapılır bir an.
anılarında canlanır tek tek kareler...
bir keresinde diyerek başlar sözler.
gözlerden iki damla yaş süzülür yüreğinin en narin tepesine...
dönmek ister iştiyakla gerisin geri.
bir öfkeye tav olur onca duygu seli.
eli varmasa da berisindeki vuslata
bir merhaba demese de öfke dolu dili.
dolu dizgin olur nefisleri,
asilik, masimaya götürür akılda keşif olunan hatimeleri.
müşahit azalar birer birer tekrir eder emirleri.
ve kibirlenir, celallenir, törpülenir en masum fıtrata sahip nas.
asla...
asla asla der ve usulca devam eder hayat.
bir yanı noksan olur.
ne kadar korksan nafile.
hayat gemin fire verir su almaya başlar duhulüne.
varacağı yere kadar korkuyla atılır içe dolan öfke.
kimi varır yurduna, umuduna, bağlandığı tahayyüllere...
kimi varmadan batar, battığı yerde durur hayatın en güzel demi.

14 Aralık 2005

gül-i ruhsar

gül-i ruhsar (14/12/2005)
görünce güzelliği karşısında kalakaldım,
sen miydin bunca yıldır özlemini çektiğim,
geldin rahmetinle serptin damlaları,
yüreğimde karıştı hasretinle göz yaşlarım,
gülme gönül ağla derdim sızımla,
benim derdimde bir gül fidanı filizlendi de umutlandım.
o gülün miski sardı da kainatı,
kanatlandı nas, yürekleri çırpındı istikbale.
medetler boşuna değilmiş güzelliğinde gördüm kendimi,
bir hoş oldu sadrım, huzur sardı bedenimi.
şaşkınlıktan olsa gerek yalpalandım bu yolda hep,
kimi zaman çıktım, levm ettim kendimi,
kimi zaman uçtum mest oldum huzur denizinde,
kusurlardan mürekkep bir hayat kurdum uhrevi sıratta.
suratımda sücut eseri kalmadı ey sevgili.
kahrında hoş rahmetinde hoş dedim de sığındım sana.
eksikliğimle geldim kapına, kapandım bastığın toprağa.
kabul et vaat ettiğin aleme,
kabul et kusurumla, isyanımla, pişmanlığımla...
şerefyap oldum ol gülü gördüm.
misk kokundan aleme bir parça rahmet gelirse eğer.
medet isterim ey sevgili.
medet bana
medet yolunda cem olana..

10 Aralık 2005

huzur

huzur (10/12/2005)
koca koca dağlardan kopup gelen taşlaşmış kalpler
bir gün olurda yolumuzu kaplarsa eğer.
düşünme ve önünde huzurla uyu.
gönülden nasibi vardır elbet
bir yerlerinde sana boşluk bırakmıştır girip sığınasın diye.
artık o yerde eminsin ve güvendesin.
acziyet içine asla düşme
kocaman kalbinden çağlayan sevginle yumuşat bu sertleşmiş yürekleri.
göreceksin sevgi seli yolunu alacak
ve bu nehrin yatağı yolunu kayanın içinde bulacak.
vurgular ayyuka çıkmış insanı sarsıyor.
irkiliyor insan etten ve kemikten bir korkuya kapılıyor.
daha sonra duruluyor bedenin
altında gizlediği güzellikle cesaret buluyor.
kafa tutuyor kainattaki tüm sisteme, kalbindeki sistemle..
ve içinde saklıyor kainatı yaratılan tüm güzelliğin yansımalarını.
ve paylaşıyor tüm membalarla..
membalar kaynağına ulaşıp sonsuz bir deryanın bir parçası,
bir öznesi,
bir gözdesi oluyor...

4 Aralık 2005

veda

veda (04/12/2005)
bazen çok açılmak isterim
bazen de durulmak..
bazen ağlarım sessiz, kimsesiz başıma.
dilim galebe çalar yüreğime.
birikir, düğümlenir boğazımda cümleler...
çırpınır iç denizim ...
cümlelerim doğmadan ölür dilimde.
yüreğimde taşırım tabutlarını sevginin.
sadrımda bir kalem belirir sonra...
yüreğimin üstünde gezindikçe dolarım.
doldukça yas tutar gözlerim.
yaşlanır tenimin narinleri.
var oldukça ümitle beklerim.
ansızın döküleceği günleri.
ve bir an gitme vakti gelir, vakitsizliğin kahır denizinde.
kahreder kalbin meyyal sultanını.
tahtında cülus edemez olmayan aşklar.
yavaşça doğrulur usulca sızılır hayatımdan gözyaşlarıyla hayali...
gitmek kolay mı dersin?
unutmak hasletinin aczindeyim.
bir gülümsemen yeterdi.
ufak bir sezi gezdirirdi sevgi bahçende.
ama gitmekse eğer nihayetin.
boş sandığında acılarımı, umutlarımı, hatıralarımı da yüklen.
yüklen ki durulsun içimdeki fırtınalar.
eğer boşsa elindekiler bekleme dolmasını.
dolup içimi boğmadan koş
ve gel
ardındakiler, berindekiler...
beklentilerin, hayallerin..
ilk ve son arasında kalanlar...
hayatını ihata eden sınırları yık da gel.
ve gel özlem bahçem, sevgi seline kansın.
yeşersin içimde filizlenen ümitlerim.
gitme..

1 Aralık 2005

Efkarlı

efkârlı (01/12/2005)
hayattan kaçış kolay mı?
saklambaç oynarsın her dem.
her duygu bir perde olur önünde.
perdeler kalkınca sahnelenir hüzünler.
diz çökersin karanlıklarda, yalnızlıklarda...
acımak mı bu kendine.
hayata kafa tutmak neden.
her isyan gönlünden bir parça koparıp gidince.
acısı yar kalır bu fani bedende.
meçhul olur gidenler,
aşklar tükenir duhulünde,
gözlerin dalar da medet umar...
sigaranın külünden,
kadehin dibinden,
şarabın deminden,
terennüm seslerinden irkilir ruhun...
bedenin ruha yaptığı ilk eziyet değildir bu.
kendi elinle harların akıbetin.
vuslatı bırakır ruh ve beden.
hicran yarasıyla sükun bulur kederler.
vakit almış başını gitmiştir artık.
an gelmiştir an götürmüştür senden kalanları.
bir cılız beden emanet kalmıştır.
o da toprağa aşıktır, maşukuna hasrettir arzuları.
ve bir kuru toprak paklar tüm hüzünleri.
hayat yine devinir.
insanlar yine dövünür,
yeni yetme acılar yalnızlaşır,
filizlenir sahnenin tohumları,
kısırdöngüde masal olur olanlar...

(çok etkilendim, duygulandım, belki göz yaşlarıma tutundum belki de bencilliğimle özlemlerimi şımarttım, giden gitti anıları söndürmüyor bu yarayı, yok saymak acıyı söndürmüyor kahrını derdini, ağlamak dindirmiyor yüreği, soğuk bu yaşam, uyum sağlamaya çalışmak nafile...ufacık minicik sevgilerde olmasa yaşamak neye yarar...)