31 Mart 2008

yaşamak acıtmıyor!

Yaşamak her gün yaşlanan istikbal filizleriyle yeşermek mi dersin! Bir beşerin beş kuruşluk feleğin çarkına çomak sokma çabası, durdurur mu zamanı? Acıtır her öğüttüğünde hayat beni, hayallerimi söndürür, bir mum gibi hizaya çeker. Evet!.. hizaya çeker bentleri zayi olmuş muallakta sallanan kanunların kuru nutuklarını.. Korkmayın yaşamak acıtmıyor, zaten hiç çıkmıyor ki acının lekesi aklımın melekelerinden. felekten çaldığım minik gülümsemeler de olmasa, ölüm kokusuyla tav olmuş makus kaderimin kor ateşi sarmaz mıydı kalbimi? Kabustan örülmüş, umutla örtülmüş feci bir son yakalardı nicelerini.. niceleri zaten becermiş yaşamı bir servinin altında gölgelemeyi.

Acı, yalancıların kılıcından keskin bir cazibeyle keser kökünden doğruları, acı tanımlanamayan bir sancı gibi eser kalbinin ikliminde. Döndürdükçe döndürür duygularını rüzgargülü kıvamında sürüklenir renkli hayat püskülü. ertelenmiş bir hasattı haraç mezat sattığın hayat, ne kadar dert etsen de yarınlara mutlulukla tezat acılar terk olunur. Gururundan eser kalmaz sanırsın, serde delikanlılık var ya! bir anlık hataların bedelini ödersin peyderpey. Darplarla gark olur karanlığa, ardında bıraktığın kuru güllerin.. Güzel günlerin kuruntusuyla yaşamı kurmuşsun bir kere, acıyı tik tak seslerinin uğultusuyla kulak ardı etmek yakışır sana. Bırakın hayata dair lakırdıları, kim kimi kırdı, kim kimden fakirdi, bunlar zaten bin yıllar boyu varolan fikirlerdi. Hayatın mayasındaki tüm bakir düşünceler kirlendi artık! Bana dair ne varsa elimin ayasından kayıp gitti. Her acı bir ucundan teyellenmiş bir kere renklerin diplerine, kim ne derse desin yamalı bohça gibi hayatın desenlerine karışır ipleri.

Meğer salt pare pare olan ciğerimin acısı değilmiş, katlanarak artan bu yükü taşıyacak kadar büyük yürekli değilim ben. içimde dolaşan kan, bulduğu aralardan çıkmak için vuruyor ritimlerle kalbime. Gün bitiminde göz kapaklarım kirpiklerimi taşımaktan acizcesine kadere göz yumuyor. Güneş yuvarlanıyor semanın boşluğundan bir başka geceye, gönül vesvesesinin çekimiyle.. ay ile hemhal olup yeniden başlamanın hevesiyle hayat hamallığına soyunup yarınların hesabını tutuyorum.

Bunca kabuğunun içine saklanmış korkakların arka sokakları dururken, aşk meydanlarını dolduran kuru kalabalık varsın aksın oluk oluk, yok olmaya yüz tutmuş kalplere.. Kara kuru simaların, anlamsız bakışların çizdiği ifadelere acıdan bir çentik de ben atmışım fazla mı! Hayat acı mı dersin, hayat dersinin ilk zilinde veryansın etmek neye yarar.. bırak yansın senin olmadığın hıncahınç dolu dünya. bunca insan acıya boyanmasa, kanmasa beterin en beterine yüreğime konmaz merhamet kelebeği. Ben yine de eğlenirim, yaşamak acı tadı verse de senden hayallerin olduğu yerde dirilir, biterim.. Bilirim! düz yollarıma acıyla büyüyen bitirimlerin döktüğü mıcırların, azda olsa kalp azamı acıttığını.. kalp acıya müptela kalmış, ben yine de gamsız yaşamağı yeğlerim..

gölge kardeşler SSM'de

SSM'de (islam eserleri) avcılık

canon 40d aşkına doğum günü

gamsız sevgi yumağı

teknik direktör

daldım hayallere

24 Mart 2008

kalp çarpıntısı

Çarpar kalbim, sevgisiyle yarin,
yerin dehlizinde aydınlanır leyalim.
hayallerimin nazarındasın, zirve güzel,
halihazır aşkın, zerk eder kalbime,
zevklerin en güzeli seni sevmeler..
bakışların yakışıyla kalakalırken,
aşkının ateşine yakalanır kalbim.
ıskalarım habis hayatı senden başkasıyla,
sıska ruhum neden kabul eder, her baskını?


sabi sevdalar ayan oldu ay parçam,
ne fayda! kapanmış artık aşk meydanı.
yarınlara ziyan masmavi gökler düşer,
semavi tüm sevdalar, sahiplenir düşleri.
Üşür bedenim her titreyişle aşınır, budanır,
Düşüncenden, dudağından acı sözler adanır..
körpe aşkların dizgininden, kopar ipleri,
ıslanmasın tövbe yaslarında kirpiklerin.

Ne seni asabiyken, sözlerle ziyan ettim,
Hep hasbıhalde buldum bize ait izleri.
bazen bir satırda özlerim, hissederim,
hatıralarla, bağları çözülür dizlerimin..


ah bilsen! ellerimde aşk sermayem tartılır
aşk esen samyeliyle tart olur gönlüm yırtılır
apansız güzide gözlerine büyülendim,
ben kapandıkça dizlerine sen büyüklendin.
varlığına giden köprülerden götürmelisin,
bensizliği yalvardığın anlarda sen delisin!
Aşk heybene kattığın hicranlarla kanatırdın gönlümü,
Vay benim en güzel demim! nasıl bükülür heybetinden..

Kalbimde papatyalar kopuyor gelgitlerde,
Kapattın aşk kitaplarını en sarp geçitlerde.
Yeşermedi, sensiz patikalarda izlerin,
Sessizliği dinlerdi sevdamız, bizlerin.
Beşeri hatalara halatlı düşüncelere müptelayken,
Üşenmeden bekleşen, en tatlı aşkın aptalıyım..
Bir gün gelip vurursa, tetiklediğin acıların mermisi,
Bil ki gurur gediklerinden tüter, hicranların gemisi..

20 Mart 2008

başkasına göre aşk

Kolumdan bileğimden çekiliyor ellerin, eyvahlar olsun ki yaban bir hayatın çilesine seçtin beni. Badireler havanında dövülmüş duyguların, ihtiyaten donmuş yüreğinde eziliyor. Yine ipotek edilmiş düşünceler, yine gölgede kalmış hayatlar, başkasına göre olan, kendini bulamamış yaşamlar toplanıyor ihtiyar dünyanın orta yerine. Gözlerinin sinyallerinden yüreğimde şekillenen sen, sen var ya dokunamadığım delice tutkum, nutkumda tutuklanan bir yudum sevdiceğimsin. aşkın barınaklarından hislerimle arakladım hiç utanmadan.

Yüzlerce tuzaklardan uzak tuttum, hicranlara mevziler kazdım, nice cereyanlar akarken kalbine ben yine seni sevdim uzaklardan. Ey dert sahibi yüreğim yetmez mi nicedir zamanın koynunda büyüttüğüm gonca güllerimin solması. Bin musibet gibi sabitlendin sana açılan tüm yollarıma, halbuki çabuk yılardım, beklediğim sen olmasaydın masum sevdamın ocağında yıllarca.

Geçmiyor gönül, senden başkasını seçmiyor. hiçlikte kayboldum dilek pınarlarında yalvardım rabbime döküldün dilimden kalbime. Merhametsiz misin sen ey yar, ümitsiz bıraktın seyyar bir kalp ile ayarsız ritimlerle vurdun mutsuzluğuma. vurdumduymaz varlığınla iktidar olduğun doyumsuzluğa, bir beşik gibi salladın duygularını. Bir yudum sevgiydi umudum, kumlara koydun başını görmedin. hep kuşkuyla baktı gençliğin rehavetinde uykulu kalmış gözlerin. Halbuki dinçti yüreğin, bir hiç yüzünden seçimsiz kaldı ağlamaklı gözlerin.

masum mor lavantam sensizliğe kokuyor, gecelerim haykırıyor yosun tutmuş korkuyu, saatler kırılmış zamanın hayırsızlığına, boş duvarlarıma sinmiş yalnızlık bekçisinin gölgesi. Meğer aşkımız bir sismiş, bulutların üstünden düşüp sessiz hayallere sarılan ellerinmiş, ellerimi tutan..

Sana ne çok ihtiyacım var cancağızım, ağzımda demleniyor cansız kalmış ezgilerim. Ansızın benden bezdin, sızıp gittin gönlümün sarp geçitlerinden. Sen yalnızlığı seçtin sızlanırken bile arapsaçına dönmüş sezgilerinle yanıldın. Yalın tutkularım üzerine kalın çizgiler çektin, yalan yanlış ne varsa karıştı sana giden izlere. Huzuru buldum dizlerinde, muzır bakışlarınla ezdin filizlenip zuhur eden sevgimi.

Başkasına göre aşk olmaz, yaşanmaz şaşkın bakışlarla, ürkek yaşanmışlıkların arasına sıkıştırılmış kaçak sevdalara hak payesi verilmez. Gayesi sevda olmayanın mayasına karışır veda meyvesinin tohumları, açmadan daha sonbaharda kapılır gazap rüzgarının ağına. Aşk çemberi alev alev daralırken, çevrendekilerden terike bir aşka halef olmak neye yarar. İçinde biriken öfke patlasa, saçılsa lavları kasımpatı esintisiyle yaksa yüreğimi, yine de lafların kadar dokunmaz ruhuma..

Sen sen ol başkasına göre yaşama, aş artık ruhundan taşan aşkın isyanıyla..
etrafında duygularını örseleyen şaşkın bakışların gölgesinden sıyrılabilirsen işte o zaman yaşarsın meşklerin en demlisini..

9 Mart 2008

aşk girdabı

süngülerin sermayesi bedenimde,
aşka sürgünler mayalanır.
göz yaşlarım sürme olur hayallere,
ıslanır bir kan damlasıyla al yanaklar.
kıskanır alyansları parmakları..
bilenir göğsümde ömür törpüsü,
büsbütün uzar gider sırat köprüsü.
boğulma duygu sellerinde,
muratlar neye yarar!
bağlanmış ellerinde kırılır aynalar.
bakma öyle mahzun ve umutlu!
ne güzün yaza döner zannında,
ne yüzün güler baharlarda..
beher bâdenin bedeli ödenir,
hamili ömür bir bedende,
ölüm kadar yakın olur ebetler..

elbet istersin sende bir gün,
bir alımlı taze gülü.
tersinden gelir talihler,
serseri bir mayın bezince,
sezilir sancıların en beteri..
acıyla patlar zihninde kederler,
kalkar kor dolu kadehler localarda.
tütünce aşk okulunun bacası,
zül kokulu döşeklere yönelir..
kesik bir ezginin ortasında,
yürekler büzülür hüzünle..
dizelerden vizesiz geçer mi dersin!
sana ezgilerden damıttığım sözlerim..


halbuki kuş olup uçtu nesiller,
sahte maskeler ablukasında.
tanzim olur cümleler genzimde,
dilinden düşen en acı sözlerinle.

dağlar düğümlenir, birbirine burçlarından
ayrılık defleri çalarken, uçar gönül kuşları
ne düğünler görürsün ne bayram!
defterin dürülür gördüğünde hicranı

bir deniz kızı gülümser belki
dalga yokuşlarındaki duvarlardan
bil ki sensizlik gönül yazgısı
tüm yok oluşlarda sen vardın..