27 Eylül 2006

yokluğuna alışabilecek miyim?

Yokluğuna alışabilecek miyim?
Göz yaşları oluk oluk akarken..
Şefkat dolu sözleri arar mı gözlerim?
Kalbinin ucuna tutunmuştum.
Tutuşmuştu kıyısından özlemlerim.
Çekip attın yalnızlar kuyusuna..
Yatıp uyusam hayalin belirir.
Apansız huysuzlanır kalp leyalde.
Sızlar gözlerim ağlamaktan.
Gökyüzünden sevda bulutları geçerken,
Umutlar bağlanır yarınlara..
Yarınlar yarınları kovalar.
Avunur telaşla hüzün kovanında.
Avare gönüller yaralı biçare,
Elleriyle hançer gibi sarar başını.
Saçar sevgi tohumlarını avuçlarından,
Yarin kor olmuş ağuşuna doğru
Kör olmuş manalar doğrulur..
Zaman kar mıdır kayıp yarınlara?
Zaman gelir
Zaman alır tüm düşünceler
Zaman gelir
Tüm zamanlar akar gözümüzden
Başlar muhasebe
Başlar eğilir öne
Başlar ağlamaya yürekler.
Ve geçmiş zaman olur ki..
Zamana yolculuk başlar..
Ferasetim yok seni görmeğe
Ayrılık ok gibi girmeyedursun basiretine
Tutuldum burukluğun gazabına
Izdırap girdabında ümitsiz misin hala
Misakımız mesnetti bu sitem neden?
Alışma sakın ayrılığın esaretine..

19 Eylül 2006

saçma

saçma (19/09/2006)
Çok uykum var
Okuyorum martaval
Karnaval dokulu şehirler,
kabus korkusunu bastırır
Kahır ve perişan oldum bir yandan
Eriştim ahırların kokusuna rüyamda
Saçma saçma konuşma dediler
Ağzımı açtırmayıp söyletmediler
Kötünün zokası ağır olur
Sopası olan böğürür.
Çok uykum var defolun
Defolu laflara yumulun,
Aksi herifin eline su dökmem
Paslı çiviyi sökerim harfiyen.
Ben ne diyorum uçtum mu ne
Kaçmak yok mu? umuma ne!
Gözlerim kapandı kelebeğim
Kanadı kırılmış bebeğim,
Apansız yakala sanatı,
Dikilsin yalakanın anıtı
Salaklık para ile değil
Dingil kadar yük altında eğil,
Önceleri yamuktun ama delikanlı
Pelikan kanatlı kuş gibi peyklerdin.
Çok uykum var çekemem
Sözlere anlam ekemem
Beklerim sabahı uykusuz
Saçmalıyorum gene kuşkusuz
Hadi başımdan savrulun
Ateşin hışmıyla kavrulun
Yavru kuzu olur mu semiz
Yavruları kesmemek yasamız.
Gözlerim indiriyor kepengi
Kan gölüne döndü rengi
Ahengi eğer uyduysa
Susun artık uyuduysam

uzaklar 2

uzaklar 2 (19/09/2006)
Kimi uzağa dalar
Kimi umuda bakar
Yanar yürekler yanar..
Yorulup düşer
Ayrılık düşler bedenler
Yapılıp edilir her şey
Kimi gözler sönük bakar
Köz olmuş sözler gönül yakar
Tez elden duyulur kara haberler
Hışımla öfke püskürür tepkiler
Umutlar geri teper,
Süpürür sevgiyi ferinden,
Korku damlar terinden,
Kuşkulu zihinler gölgelenir karanlık fırtınasıyla..
Huşu deresi hüzün denizinde dinlenir.
Umudun kıyısında çırpınır durur
Yusuf’un kuyusunda durulur..
Kurumuş dudaklar,
Unutulmuş adakları mırıldanır.
Hüdai yolunun müdavimleri,
Adavetten beri durur,
Kuru kavgalardan yorulur..
Adaletten dem vurur hak yolunun erleri..

18 Eylül 2006

ölümsüzlük fırtınası

Felekten günler çalar,
Alkış tutar gönüller.
Katlanır tınılarla kahkahalar.
İniltiler kırılır, atılır yakalardan dertler.
Mutluluk fırtınası eser, şaka yapar,
Anlamsız güler gamsız ağlar yürekler..
Yokluk varlık bir olur mamafih.
Elemsiz kalplerde arzular afaki.
Ölümsüzlük iksirini içer efendiler.
Ekseri maşuklar kendinden geçer.
Eller yanar kabullenilmiş hayalin ateşiyle
Kabus olur rüyalar, zor uyanma telaşesiyle..
Her yeni güne başlarken düşünür,
İçinde gürül gürül şakır bülbüller.
Bekler çaresiz gece gündüz,
Alımlı bebekler gibi gülümser.
Yarınlara uzanır gül misali kokusu.
Rahat bırakmaz içindeki ayrılık korkusu.
Isıtır güneşin ateşi gözlerimi alır senden.
Leyla ile mecnun söz verir yeniden.
Dermanım kalmasa, olsa da dizlerim mecalsiz,
Ayrılık ecelim olur, ölüm gibi amansız.
Yağmurlar damlar kalbinden tek tek gönül şelaleme.
Akşam olur, aydınlatır odamı aşk meşalesinin külleri.
Haz duyulmaz, sözü edilmez bu gönülde şu lafa;
Ayrılık gafları kabulsüzdür umut meclisinde,
Kavuşmayla soluklanır, medet umar ecelden..

16 Eylül 2006

yalnızlar kapısı

yalnızlar kapısı (16/09/2006)
Bu yaşta ağlarım, gözlerim sızlar,
Bir kızın gönül bağında başlar özlemim.
Yara pınarlarından taşar hınçla kanım,
Kınında harlanır taştan kılıçlar..
Kin gözlerini bürür,
Buruk bir acıyla yürür istemsiz yürekler.
Gönül aynasında bir başka görür endamını,
Boş kanılarla aldanır hoş nidasına!
Yarınlara, anılarla rengarenk sevgiler adanır.
Gönül vergisi yazgısıyla sızlanır,
Huşu rüzgarı fısıldar adını..
Her şey fani derken daha ben,
Bahane eder ani bir sevdanın sabahında.
Akşamında ah bulutları kaplar kara bahtını.
Veda kapısı aralanınca şaşkın sesi ürperir.
Olmayan aşkın vadesi erir kenar yerinden.
Perilerden esinlenir her haliyle,
Eser bir deli rüzgar, yaşam baharına.
Hayaliyle kalakalır yarınlara,
Kula kul olur aciz yüreği..
Umut yokken yarin arzularına,
Sardı yüreğini ayrılık kökleri.
Ağlasan nafile, korkulu gazaptasın
Gaflet girdabında yok olur sabır taşın
Dirayet sütunların aşka dayanmaz yıkılır,
Gönlün ağlar, yanar yakılır..
Yok asla ötesi, berisi,
Sılası, vuslatı anlamsız,
Habersiz yok olur hayalinde gam perisi.
Arzdan göğe kalkar dalları,
Yalvar yakar olur dilleri,
Bir ağaç uzatır ellerini semaya arzla
Ayazdan kalan bir avazla azarlanır
Hayaller, heder olur kader havuzunda

8 Eylül 2006

içimde sakladım seni

içimde sakladım seni (08/09/2006)
İç denizimde seni sakladım.
Sakındım nazlı yarim yasaklardan.
Tutsak gözlerim kalakaldı dehlizlere,
Kadehler devrilir Ummanlara, denizlere..
Karışır aşk şarabının lezzeti tenine.
Sızlatır acı uman sözlerin bedenimi..
Kimi görsem sen sanırdım!
Hayaline bakardı göz bebeklerim..
Sarılsam habersizce kollarına, alsam kokunu,
Ah bir sırılsıklam olsam aşk yağmurunda,
Kimin umurunda solan yarınların korkusu..
Tatlı gibi bellerim aşk ezgilerini,
Hatayla lal olmuş bestelerini dinlerim,
Arzular ellerim bana yasak sevgini..
Biliyorum kara bahtım, amansız hastayım,
Aşk yasını tutar, kabahatler dökülür tenden aheste..
Heder eder uykunu taşlaşmış tavrın,
Taşır virane yüreğin, keder yükünü..
Umut kapılarına kurşunlar yağıyor,
Bağlıyor ellerimi apansız yakarışların.
Nisyan silsilesinden zira sakınma! beni asla,
Yakınma aşk mezarından silinmiş boş taşlara..

7 Eylül 2006

berat

(07/09/2006)
Bu gece uzatılır kullara beratlar
Zatından uzak olur kabahatler.
Günah heceleyen dolu diller,
El kaldırır semaya gün boyu ah eder..
Resule verilir tam salahiyet
Şefaat üzere halk olur niyetler
Yaş dolu gözler akıtır affet ilticasıyla
Geleceği malum nihai afet sancısıyla
Cebrail seslenir peygambere bu gecedir işte,
“Kalk ümmetin için isteyeceğini iste!”
Ümmetin üçte biri bağışlandı sabaha.
Peygamber ağladı “üçte iki var daha!”
Ertesi sabaha “müjde Ya Muhammet (SAV)!”
“Üçte ikisi kurtuldu hayırla hamt et”.
Üçte birinde kalmıştı aklı istedi medet.
Gözyaşları sel oldu aktı teninden,
Ümmetin bedenleri berat olmalıydı elemden
Müjdeler olsun Ya Muhammet (SAV) zatına,
Peygamber baktı tüm gökler katına.
Melekler dahi ağlıyor ümmeti Muhammet’e,
Muhabbetle bakıyor Rahmet nimetine.
Beratlar yağdı o gece tüm insan alemine,
Bereketler sardı yerle arş arasını.
Feyze mahzar yürekler süedayla yandı,
Kasveti kalpler temehhuz, şühedaya dayandı.