12 Ağustos 2010

Ayrılık Türküsü

Hatalarının vebali isyanınla.
Günahınla sevabınla insansın.
Çarpıyor yine falezlere yunuslar
Ağlıyor gökler güze.
Kanmıyor yüreğim güzele.
Bir yaralı yürek kanıyor kıyısında,
Ay kayıp gidiyor gökyüzünün ayasından.
Oluk oluk alev akıyor suya,
Sensiz mayalanmıyor bu sevda.
Yasaklı yüreğimde yoksun ya!
Varsın batsın yüreğim yosuna.
Veryansın yankılansın  sinemde,
Kayıp gittin kollarımdan, hanemden..

Bu böbür, bu sille beter eder beni,
Ömür dediğin illa biter derbederim.
Gaipten mi indin dağların uçlarına,
Yıldızlar mı söyledi burçlarında?
Yüreğim borçlu, yüreğim suçlu,
Tutmak ister avuçlarından..

Nazlı hilal güneşe mi küsmüş!
Bulutlar neden kusuyor yalnızlığı?
Gözlerinin karasında sisli hayaller,
Kalp beresi sızlıyor her seferinde..
Berisinde kesiliyor soluklarım,
Seferi yüreğim ölüyor,
Her gece adını solurken,
Sebebi oldun sorunların..
Bir sevda eksiliyor bizden,
Sezmiş olmalısın vedayı!
Ben bezdim!..
“Biz”le başlayan melez sözlerden.

Sızlanmak zamanı değil,
Mahzun dumanlar dağılın.
Gönül kuşum küsmüş  yine,
Düşünmez oldu yarını.
Yalnızlığa düşünce,
Üşürsün, sarılırsın yine şiirlere..

Kumdan kaleler yaptım tanyerine,
Güneşimi tutsun diye dağların
Alıp gitti  gelgitler,
Tam yerinde ağardı..
Ecel hep zamansız gizler
Ölüm geceyi damgalar
Tek celsede boğacağım
Etrafımda yükselen dalgaları

Zalim, be hey zalim! Sen bilir misin ahvalimi?
Yavan kalmış sevda türkülerini,
Yada buruk bir ayrılık tesellisini..
Neden akar yüzünden zevalin,
Karanlığın dehlizinde zavallı,
Masum, biçare ağlıyorken…