26 Eylül 2007

mavi rüya

Nedenini bilmeden yürüdüm, adımlarım bensiz atıyor, ben sensiz adını bilmediğim diyarlarda yüzüyordum. Bir şeyler çekti beni, bir iç ses eklendi sözlerime ve yürüdüm. Düşünmeden, düşlerimin kuytularda kalmış servilerle gölgelenmiş baharlara yürüdüm. Önce soğuk endişelerle sarıldı bedenim, ardından neşeli gökyüzü mavisi gözlerini anımsadım. Neden sonra aklıma takıldı gülüşün? Neden yüzünde açan goncalar, onca anlamsız kavgamızın arasından sıyrılıp yüzümü tebessüm ettirmeye cüret etti..

Yürüdüm yine.. Ardıma bakmadan kırık dökük bir aşkın arasında bir parça eksikti, bir şeyler vardı senden kalan, bir şeyler hep yarımdı. Yorulmadan adımlarımı hızlandırdım, duygularım donuk, ben ise bu yabancı şehirde sadece bir konuktum. Konuştum yollarıma çıkan saat kulesinin dibinde zamanın nasıl geçtiğini bilmeden, bir palmiye yaprağıyla... Sanki hayatım aktı gözlerimden, senin gözlerinden görmek istedim belki özlemlerini. Şaşalı günler geride, üzerimdeki aşkın kimliğini teslim etmiş bir sivil sevgiliydim sadece. Sevmekten hükümsüz sen ise benimle, aşkımla yükümlü değildin belki de.. Belli ki bir şeyler artık eskisi gibi değil, bil ki ben de değiştim durmuş saat kulesinin altında, duygularım da olgunlaştı çalan tik tak seslerinin yankısında. Zamanın tüm yıpratma taktiklerine rağmen seninle aynı şehrin havasını soluyordum, halbuki aşkımızın gülleri daha solmadan dikenleri gönlümüzü kanatmaya başlamıştı bile..

Nihayet gördüm seni en beklenmedik zamanda en bilmediğim mekanda yüreğini taşıyan bedenine ait beldeyi. Mavi düşten içeri girdim usulca, usulsüzdü belki zamansız gelişim. Mavi gözlerine takıldı gözlerim, ben de çok özlemişim seni, geçen zamanın öfkesi, bir meltem rüzgarıyla durulmuşçasına okşadı tenimi. Anlamsızca baktın ilkin, belki de bir muammaydı birbirimize duygularımız. Eksik kalan her şey, son hamlelerle tamamlanıyordu. Yüzleştik sadece iki yabancı gibi.. Ama kalbim aşk çekiminde dolanan uydudan farksızdı. Ne bir kelime söyleyebilirdim ne de senden bir kelime duyabilirdim, ne mutluydum ne de hüzünlü.. Orda olmak yeterliydi zannımca ve bu kısacık rüyayı yaşamalıydık yitip gidenlerin ardından.. Bu bir noktaydı hayatın hazırladığı oyunda vuslat perdesiydi. Kırıp dökmeden gitmek istedim söylenecek çok şey vardı, öylece kalakalmışken sana kıyamadım yine.. Savunmasız bir aşkın kurbanıydın sen de benim gibi.. Seni azat edemedim aşkımızdan, tüm sözlerinin aksini yapmana, tüm sevgi dolu seslerimin akislerini duymamana rağmen.. Aşkını yamarken bana, hayalinle tekrar diriltirken beni aslında ıskalamamıştın hayatı, isabetliydi aşk elinden dökülen kurşun selleri. Sana sitem ediyordum çünkü hak etmemiştim bu kırılmayı, tatlı ve diri bir aşk olarak yaşamak varken zihninde, sen tüm yamaları söktün aşkımı bir paçavra gibi attın öksüz kalmış sevdalar eşiğine.

Artık bu kısacak zamana tahammülünün kalmadığını sezdim yada hissettirdin bezdiğini içinde bulunduğun ruh halin. Ne kırmak ne kırılmaktı sadece yarım kalan bir şeyin, eksik kalan tablonun son fırça darbeleriydi. Gitme vakti geldi ve yürüdüğüm yollarla yeniden hem haldim artık. Bir mavi rüyaydı gördüğüm, zihnimi süsleyen maşukun çizdiği, sürrealist renk cümbüşünden sıyrılan mavi gözlerdi baktığım. Oysa ben sadece yürüdüm..

25 Eylül 2007

Reign Over Me


Mike binder’in yazıp yönettiği insana dair insanca bir film. İnsan ilişkilerinin her boyutunu ele almış ve günlük yaşam içerisinde karşılaşılabilecek gerçekliğe yakın bir anlatımla harmanlanmış harika bir yapım. Arkadaşlık, aile ilişkişi, iş yaşamı ve hayatın kısaca özetini görüyoruz ilkin. Sonra alışılagelmişlerin, alışkanlıkların irdelenmesi, öz eleştirisi yapılıyor. Bazen hayattan tam kopup umursamayan bazen de hayatın çizdiği yalanın büyüsüne kapılan insanların ortasında bir çizgi aranıyor, irdeleniyor.. mutluluğun ve acının ne kadar yakın olduğunu görüyoruz bu filmde.
Adam Sandler bu filmde karısını ve çocuklarını bir kazada kaybetmiş ve bu duygularını bastırarak duygusal anormallik yaşayan, yakınlarından iyice kopmuş birisidir. Don Cheadle ise onun üniversite yıllarından oda arkadaşı olan bir karakteri canlandırmaktadır. Yıllar sonra yolları kesişir ve onun içinde bulunduğu zor duruma yardımcı olmaya çalışır. Tabi bunu yaparken kendi hayatını da bir kere daha gözden geçirir. Film duygusal yönü de olan, arada hayatın kendi mizahını da içinde barındıran drama türünde bir yapıt. Baştan sona ilgiyle izlenebilecek sürükleyici bir senaryosu var.

ses efektleri: iyi
çekim teknikleri: iyi
senaryo: iyi
kurgu: iyi
oyuncu performansı: çok iyi
yönetmen performansı: çok iyi
benim puanım: 8/10
imdb puanı: 8/10
imdb adresi: http://www.imdb.com/title/tt0490204/

19 Eylül 2007

gerçekle yalan arasında

 sanatçı gerçekle yalan arasında çöpçatanlık yaparken gözler benzerini arar mutlu olmak için. bazen bir ayna bazen de bir kağıt parçasında yeniden ayağa kalkar silüetler..
Posted by Picasa

şehir'e baktım

 şehire baktım önce, sonra bulutların ardını hayal ettim, ve bir an irkilip gitme vaktini anımsadım..
Posted by Picasa

gümüşlük'te yalnız gemi

 ardından bir hoşçakal dedi yalnız bir gemi. ne o bizi gördü ne biz onu işittik! bir yaşam buluşmasıydı bizimki vedalaştık sessizce..
Posted by Picasa

ve artık son demdir gümüşlük'te

 ve artık yol alma vakti gelmiştir gümüşlüğün narin renkli gökyüzünden.. güneşi gümüşlük'te unutup yola koyulduk yeniden..
Posted by Picasa

gümüşlük'te günbatımı

 gümüşlükte yine gün battı, tavşan adasının ardında yine kavuştuk bir günün ardına.. benim gibi yalnız bir tekne şahitti günün ayrılığına..
Posted by Picasa

tavşan adasına yürüyüş

 tavşan adası gibi yalnız onun gibi çaresizdim geçişlerimde.. ıslanmadan yürümek, yüremeden görmek imkansızdı adanın ardına gizlenmiş güzellikleri.. ve ardı sıra yola koyulduk bir grup meraklı gözlerin ışıltısında..
Posted by Picasa

gümüşlük iskelesi

 uzandım iskelenin bağrına sereserpe, hafiften işittim bir teknenin motor uğultularını ve bir an daldım saat kaçtı! bilemedim gümüşlükte.. huzur yine huzur..
Posted by Picasa

gümüşlük

 gümüşlük denizini bölen, gümüşlük koyunda dinlenen gemilere söven serüven tutkunları nerdesiniz.. gizli kalmış bir servet mi gümüşlük, masumca saklanmış bir güzellik mi?
Posted by Picasa

bodrum sahili

 bodrum sahilinde gecenin en güzelindeyiz.. kumsalla denizin, kale ile gecenin sevgisine şahit olurken her gece yine bu sahilden baktım güzel günlere..
Posted by Picasa

bodrum kalesi

 bodrum kalesi savunurken kendini zamandan, aşınmış duygulara bir soğuk taş olur.. bağrı yanıkların bağrına basılırken yine akşam olur..
Posted by Picasa

bodrum'da gün batıyor yine

 yine akşam, yine gün batıyor.. yine gecenin ağlamaklı gözleri göz yumuyor güneşin vedasına..şehir gemisiyle, takasıyla curcunada sesleri katarken birbirine sen yine katıksız bir geceye yol alıyorsun..
Posted by Picasa

bodrum kalesi'ne uzaktım

 görüyordum bodrum kalesinin burçlarını oysa ne kadar uzaktım sana..ya şehrin ışıkları! onlar da onlarda mı ihanetin gölgesinde kaldırlar.. kaldırımlara hasretim şimdi..
Posted by Picasa

halikarnas'tan baktım sana

 halikarnas'tan baktım sana ince bir yolu aydınlatmış gülüyorken güneşim.. yine mi batıyorsun avuçlamda tutamamışken seni..
Posted by Picasa

çocukça hayaller

 çocukça hayallerle bezenir oyuncakların en tatlısı sevilir.. bir salıncak gibi sallanırken gizlenmiş masum hayallerimin kilitli bodrumlarına, ben yine de hoşnutum en yalnız durumumdan..
Posted by Picasa

bodrum limanında vuslat

 bodrum limanında vuslatı bekler eski dostlar. bir umut mu desem bir boş bekleyişmi hicrana atıfta bulunulan! yoldaşın olunca beklemek de güzel, kavuşmalar da bir başka olur..
Posted by Picasa

bodrum'a merhaba

 özgürlük mu desem sınırsızlık mı! avuçlarımdan uçarken masumiyet kuşları, alkışların bencilliğim tırmalarken, hırpalandım bodrum'un günahkar gecelerinde..
Posted by Picasa

lahit'in ardında

 tarihi bir lahitin ardından gördüm, bir hayatın tüm akışını izledim ölümün gölgesinde. ölümle yaşadım, alkışı gördüm, her el çırpınışında tekrar tekrar dirildim..
Posted by Picasa

efes'te teşrifat

 teşrifat beklercesine yürüdüm efes'in derinlerine belki de bir ilgidir ayakları yerden kesen, belki de ufacık bir tebessümdü bu zorlu yolda ayakta tutan bizleri..
Posted by Picasa

heybetli efes 2

  başımı öne eğip içimde hissettim tüm hayat sahnesinin gelmiş geçmiş oyuncularını. ve canlandı en alımlı oyunları sahnede peyderpey..
Posted by Picasa

heybetli efes

 zamanının heybetinden damgalar yemiş efesin içinde içim içime sığmazken başımı kaldırıp baktım endamına. ve bir zaman sustum dinledim tarihten uçuşan melodileri..
Posted by Picasa

efes yolu

  esefle kınadım tüm gidişleri, ayrılıkları, zirveden inişleri.. ama yine hicran bulutları sardı efesin en demli zamanlarında..
Posted by Picasa

efes tiyatrosu

 efes'in enfes atmosferinde basamakları tırmandım bir bir.. en tefesinde nefesimin kesildiğini hissettim ve haykırdım içimde birikmiş tüm nameleri tarihin akışına..
Posted by Picasa

narlıdere'de ay ile yoldaşım

  aylardan en güzeli aylardan en parlağıyla yoldaş oldu sahilinde. narlıdere'de yalnızlığımda içimi aydınlattın gecenin en karasında..
Posted by Picasa

konak'ta akşam üstü

 şehrinde bir günü daha bitirdim izmir. bazen hüzün bazen de bir heyecanla uzaklaştığım istanbul'lunun macerasıydını sen..
Posted by Picasa

konak'ta gün batımı

 ve gece aralanmaya başlar konak saat kulesinin ardında.. ayrılık vakti gelmiştir şehirden ve gözlerini kaparken gökyüzü yola düşmeyle irkilir ayaklar..
Posted by Picasa