25 Ekim 2005

gitme dur!..

gitme dur (25/10/2005)
gitme dur
git..
git..
git...
ve bir daha dönme asla
kırık bıraktığın parçaları toplarım ben.
yarım kalan her şeyi..
zaten eksik kalan bir şeyden ne beklerim ki..

git..
git..
git...
arkana dönersen ezik görürüm seni
bir daha pişmanlık duyarsan affetmem asla..
sen ki gittin, yıktın, yitik bıraktın tüm sevgileri.
sen ki yalnızlığın oyununu başlattın yüreğimde..
onurluyum başım dik..

git..

yerin dolmayacak mı sandın..
öncesinde de yoktun sonrasında da olmayıver ne çıkar..
senden öncede yaşıyordum senden sonra da olacağım.
senin bıraktığın mirasa kimler konacak bir bilsen..
yarım kalan sevgini de, harap bıraktığın kalıntılarını da al.

yalvarmıyor
üzülmüyor
yıkılmıyorum
acımadı yüreğim
hüzünlenmedim de
sevgimin, sevginle beslendiğini unuttun.
öyleyse kuruttuğun gönül bahçemden sana uzanan bir meyve de olmayacak..
uzanan al bir gül de.
arzuyla bekleyen gönül de..

git..
git..
git ve durma.
söylediklerim hepsi doğru..
yarım kalan hiçbir şeyin anlamı yok.
fethettiğin yürek diyarını kaybettin peyderpey..
simdi bu el boş,
bu gözler sana anlamsız bakacak,
bu yürek hangi yüreklerde çırpınacak..
onu da bilmeyeceksin..
elveda basiretsiz sevenlere..

24 Ekim 2005

lale

lale (24/10/2005)
yalnız bir laleyim tüm pırıltımla duruyorum.
birini bekliyorum onun da beni beklediğini umarak.
en güzel renklerime büründüm doğallığımdan feragat edercesine.
biraz daha dikkat çekmek istedim,
daha fazla sevilmeyi bekledim hep.
sonra bir gün ummadığım biri geldi.
öyle bir baktı ki irkildim..
hep bu anı bekliyordum ama ummuyordum bu kadar sevecen,
bu kadar aşk dolu gözlerle ruhumun en derin dehlizlerinde dolaşacağını.
birden bir sıcaklık kapladı bedenimi,
bir güven geldi yüreğimin üstüne.
o güvenle daha emin atıyordu kalbim,
o bakışlara dalan gözlerim daha bir sevgiyle bakıyordu hayata.
özlemlerim,
sevgi dolu bir duru kalbim vardı benim..
ama hiç hayallerim,
geleceğe uzanan tahayyüllerim yoktu..
bir mavi düş kapladı semayı sanki dünyam değişmişti.
yalnız bir lale değildim!
beni seven, yaren olan, içimde büyüttüğüm özlemi sahiplenin biri vardı artık.
hayat bu ya..
değiştirdi onu da.
o lale soldu,
o mavi düş karanlığa döndü,
o sevgi seli kurudu gitti..
hele o güzel gözler yok mu.
tüm sevgisini bir pırıltı tılsımıyla içime yerleştiren..
büyüsü bozuldu.
bir şeyler değişti anlayamadığım.
sevginin de ömrü varmış dedim kendi kendime.
ve taşlaştım.
canlı olmaktan nefret ettim.
içimdeki tüm sevgiyi, özlemi,
büyüttüğüm hayalleri bir bir silerek.
bir güzellik kaldı anılarda.
kaç zaman geçti,
kaç iklim değişti bilemedim.
ama ben hala buradayım.
ve hala beni gören gözler,
fark edene yüzler eksilmedi..

21 Ekim 2005

alacakaranlık yolculuğu

(21/10/2005)
gidiyorum ardımda bıraktıklarımı bilerek.
yalnızlığım ve ben bir başıma
aradığım belki çok uzaklarda..
gitmeden umut yelkenlerimi doldurmazdı ki hiç.
ya da gelecekten ne umabilirdim yalnızlığımla..
kızılca bir akşamın karanlığında kalacağımı bilsem
yine de gidiyorum.
güneşin bana küseceğin bilsem ardımda bıraktım her şeyimi.
yoldaşım bir ben birde kör kuyularda kalmış yalnızlığım.
sevginin ışığıyla kırılan sudaki akisler, aydınlatır yolumu..
yolum sevgi yolu
yolum yalnızlık yolu
yolum cesaret yolu
hasretin, ızdırabın bittiği umutların yeşerdiği yol.
gidiyorum.. 

20 Ekim 2005

detay gül

detay gül (20/10/2005)
gülüm tazesin sen
dokularında kaybolmak ister bu yüreğim
sevgi dedim. düşündüm umarsızca..
tek sevilen sen oldun her defasında.
kırmızın kalbin sıcaklığını temsil etti..
yeşilin sevginin canlılına anlattı..
goncan bitmeyecek bir umudu paylaştı..
hep diri, hep güzel, hep bitmeyecek bir sevgiyi..

zaman geçiyordu farkında değildim.
güzelliğin gözleri örtmüş, caziben cezp etmiş tüm bedenimi..
sonra yaprakların renk attı.
sararıp dökülmeye başladı en güzel ziynetlerin..
gözlerimi örten capcanlı, kıpkırmızı narin yaprakların; yoktu..
soğuk sardı bedenimi.
sanki akan kanımda sararmıştı yapraklarınla..
ama alışmıştım bir kere sana.
meğer ben seni gül kokun, hoş dokun için değil..
seni sen olduğun için...
sana ait olduğu için seviyormuşum goncanı.. 

infaz

infaz (20/10/2005)
belki duygusal bir an. İnfaz (20/10/2005)
belki üzülmem gerekiyor.
belki haykırmalıyım avazım çıktığı kadar.
korkmalıyım belki de.
neden..
neyi kaybediyorum ki zaten.
hayat kapıyı çalınca da ağlamıştım.
ölüm gelince neden sevinmeyeyim.
hoşçakal dünya
çekilen tetikler ürkütmüyor.
biten umutlarım gelmedikten sonra neye yarar.
bu bir ayrılık mı yoksa vuslata atılan ilk adım mı
bilmiyorum
gelirken de bilmiyorum
giderken de…
ama bildiğim tek şey ait olduğum yerlerden..
bir ses beni çağırıyor.
geliyorum sana.
bekle güzeller güzeli...
ne olursa olsun gelmek istiyorum.
yoruldum hayattan.
hayattan emekliliğimi istiyorum.
elveda hayat.. 

19 Ekim 2005

tünel

tünel (19/10/2005)
beklemekte..
inci gibi parlayan gözler hiç söner mi?
yıllarca bekleyen umutlara ne demeli!..
bunca acı ve ızdırap olmamalı mıydı hiç?
ya terk edip gidenlere ne oluyor..
neden hepsi bir veda bile etmeden cüretkar tavırla artlarındakini unutuyor..
elimdeki gücün, bakışlarımdaki uzaklığın, duyuşlarımdaki terennümün, hislerimdeki sıcaklığın hudutlarında tutsak olmuşum..

ne bir adım ileri ne de bir an geri çevirebiliyorum zamanı..
bir avuç toprak örter tüm günahlarımı, tüm isyanlarımı, haykırışlarımı..
ve hayat yoğurdu bizleri bir avuç toprakla..
yordu da tüm bedenimize sığınmış varlığımızı.
vuslat vakti gel nolur..
son kavuşma, son teselli, son varış olsun artık yeter..
yarışlardan, boş övgülerden, sızılardan, insanlarda usandım billahi..
bir yarım sendeydi hep unutmadım özüm seni.
bir gözüm diğer yarıma baktı ne kadar sahteymiş yaşam, ne kadar da yalanmış sevgiler.
meğerse tek bir sevgi varmış. bir avuç toprakmış asıl olan.
yüzüme serpilince toprak tanecikleri, anladım boşunaymış her şey bir oyundan ibaretmiş..

tünelin ucu göründü. hoşçakal maskeli varlığım.