20 Nisan 2008

ölüme aşinayım sensizlikte

hani vardır ya duyguların ulaşmak istediği bir zirve. Razı olur gönül ulaştığında mevzisine ne hazindir ki her yazın sonunda zindan olur kışlar, kuşlar bile şarkılar bestelerken eşlerine biz yine yalnızlığı bileriz en keskin geçitlerde. Biliriz bilmesine suskunluğun sindiği miskin yüreklerimizin hoyrat yalvarışlarını ama yinede yitirmek uğruna bir başına kalır sevgiliye aşina olan hisler. her aşkın sonuna şerh düşer şer dolu düşler…

bir damla gibi bana uzak bulutlardan kopup serpildin yüreğime. Her hamlende yıprattın sana uzattığım cesaret iplerimi, cüret etmezdim olmasaydı esaretinde bakışlarım, akrep ve yelkovan zaman girdabının ekseninde sensiz dolanıyorken nefes kesen sesinden yoksunum ben yine…unutursun elbet bir gün sen de, muhabbetin tesir ettiği yüreğimi..

aşkının asaletiyle içimdeki esaretin bamteline bastın sen yine. Samyeliyle örtsem teninden yükselen kokunu, en hassas yerimden vurur bitmeden yüklendiğim özlemin.

Yaşamaya doyulmamış güzelliklerin toplandığı her ibareyi assam yürek terazine, yine de ağır basar ibretlik diye ayrılığa razı kefesi. Nefesim kesiliyor kafamın efkara bulandığı kara düşüncelerde, söylenecek ne çok söz vardı halbuki! huzurun sinmediği sayısız masum yüz ifadesinden biriydin, halihazırda filmin koptuğu en dram yerinde aşkının neferiydim, mutlu yarınlar uğruna.. bıraktığın yerde filizlendi bir ulu çınarın gövdesi, umuda uzandı dalları gövdesinde bin bir umudun mayasıyla. Bundandı çaresizlik içinde zannımda alarm veren isyan sirenleri.Budandı uzandıkça kolları vuslat kesen hançerlerin darbesiyle.. bir aşk arbedesi yaşandı ne çare yalnızdım bize ait savaşta.

Biat ettim isyansız kadere, aşk deresi köpürdükçe köpürdü; tabiatın körüklediği bahar rüzgarında. Harabe düşünceler bana mesken, harabeden beter hırpalanmış ruhum bedenimde kaybolup gitmiş!.. Sana inat senle beraber sakladım uykumda sayıkladığım hayallerini, bedeli ödenmemiş hatıra senetlerini.. Sebepsiz değildi elbet bir gece ayın şavkına yönelip gecelere olan yoldaşlığın. Olan oldu aşkına olan şevkim ta ki senin yokluğun peyda olunca kırıldı. Tüm mırıldanışlarımda isyan terennümleri süzülür dilimden, dudağımdan; tırmalar gözlerimdeki isyanlar tüm aksi bakışları.

bir sözünle rendeleniyor kör ruhum ateşinde, kor olmuş ham duygular parendeler atıyor her gelişinde. Haleti ruhum hayal ettikçe senle geçen beher anı, baharlar kokuyor varlığınla ey nigar! rengarenk şekilleniyor mutlu resim tablosu. kevgire döndü tarizlerinle, bizi saran sevgi çemberi. Sana uzak oluşum ruhumun ezikliğinden değil zikzaklı yokuşlarda zayi ettiğim dirayet kırıntılarının tesirindendir. Zifiri bir karanlıkta ne diriyim ne de ölüyüm! Ne görürüm ne de kör! Kirlendi düşünceler zaman zarfının atıflarıyla, atıl oldu seni sevmeler. Bir batıl gibi kalakaldı sana olan inancım, karın ortasında esaret zincirine dolanmışım ben.. Acıyla mutluluğun mayası aynı tasta yoğrulurken yorgun ve hasta kalbime miller çekiliyor, acıdan izlerle işlenmiş bir yorganın sarmalaması ısıtır mı dersin sarsılmış titrek bedenimi!..

Vicdanım yine sorguya aldı dünlerimi, halbuki bir düğün değildi sensiz geçen günlerim. Tutukla ey aşk gönlümü, göklere uzanıp takla atan kuşların kanatlarını kanatmadan anlat bana sevdaların en katmerlisini. Uçmak istiyor ruhum; saplandığı bataktan akla zarar esaretin zincirlerini kopartarak. Olmuyor vuslatlar, maya tutmuyor hesaplar her efkar toplanıyor dumanlı başımda. Apar topar ayrılıklar, çomak sokar yaşanmamış günlerin zaman çarkına. Sen farkına varmasan da amansız çaresizlikler bağlar ellerimi ve ben ölümü düşlerim senin izlerine aşina yeşil sevgi bağlarında.

diş bileme bana ben bilmem hayatın şumulunda yalpalayan duygularını. yapayalnız bir seyyah gibi kurguladığın uzleti ben pay etmedim, sen tercih ettin bensiz açan sabahları, ruhsuz bedensiz hayallere giydirdiğin renk cümbüşü fistanları..

ah ne olurdu parmakların toplansaydı avuçlarımın ayasına, aşk aynasına ayan olsaydı bizim sevdamınızın endamı. geçmiyor sancısı, ağlamaklı aramakta gözlerim sevdanı, avazımdan semaya kalpten haykırışlar yükselmekte. gözyaşlarım dolup dolup taşmakta şehrimden uzak bulutlardan bensiz tabut tutan yalnızlığa. gönlüm parmaklıklar ardında müebbete duçar, gözüm yolunu gözlüyor sevdiceğim zulmetme bana, ah bir bilsen bu ayrılık ölümden de beter!..