28 Ağustos 2006

haydin hayata

haydin hayata (28/08/2006)
çapkın bakışların mahzun,
hüzün şıkışmış ömür çarkına,
dalar gider maziye doğru,
gözleri dolar sızısıyla.
bir kıza kor olmuştu yüreği,
köz gibi kavrulan kelimeleri,
pak sözleri sönmüş dilinde,
lime lime olmuş aşka sürgün kalpleri.
hayat zulasından hor kullandıkça,
ayazın orta fasılası,
nazından beri kıldı seni.
harcadın umutları bolca..
aslı ile kerem böylemi sevdi,
yol verdi suya ferhat,
onca pusu, onca ağların arasında,
ağlarken şirin rahat mıydı?
şimdi düşünme zamanı!
sımsıkı tutunmak biten gecenin nihayetine,
son sabahı unutup,
ikinci bahara merhaba!
inci dizeli sözleri,
sabahlara kadar dinlemeli.
neşesiyle körükleyip,
gür sesle haykırmalı
bulutlara vurmalı hür yakarışları
yol almalı umutlara aşk nameleri..
bir sen varsın bir ben,
sersemce sever misin
ah sen yok musun
yokluğun bir başka
varlığın yürek açar aşka,
soluksuz bırakır sözlerin,
oluksuz akar gözlerinden gamlar,
nice anlar, hayalinde ayağa kalkar,
gece gündüz haykırır yokluğuna.
Haydi uzat elini yarım kalan hayata,
Sevgi seli aksın uzatmalı yarınlara..

23 Ağustos 2006

uzaklar

uzaklar (23/08/2006)
Kimi uzağa dalar.
Kimi umuda bakar.
Yanar yürekler yanar..
Yorulup düşer,
Ayrılık düşler bedenler.
Yapılıp edilir her şey..
Kimi gözler sönük bakar,
Köz olmuş sözler gönül yakar,
Tez elden duyulur kara haberler.
Hışımla öfke püskürür tepkiler,
Umutlar geri teper,
Süpürür sevgiyi ferinden,
Korku damlar terinden.
Kuşkulu zihinler gölgelenir karanlık fırtınasıyla..
Huşu deresi hüzün denizinde dinlenir.
Umudun kıyısında çırpınır durur.
Yusuf’un kuyusunda durulur..
Kurumuş dudaklar,
Unutulmuş adakları mırıldanır.
Hüdai yolunun müdavimleri,
Adavetten beri durur,
Kuru kavgalardan yorulur.
Adaletten dem vurur hak yolunun erleri..