27 Mayıs 2006

uç ey gönlüm

uç ey gönlüm (27/05/2006)
uç ey gönlüm, yardan uzaklara.
uçurumları kucaklar hayat tuzakları..
neşeyle turuncuya kanat çırparken.
kor güneşi bulunca kayboldum..
kır düğünleri düşlerken yoruldum,
kör düğümlerle örüldü umutlarım.
bir parça huzurdu isteğim ebetten,
kalp yurdu duçar oldu nöbetlere..
puslu gözlerle sislenir kuruntularım.
pusu kurmuş süslü avuntularla soluklanırım.
ah sen yok musun nisyan ettin de gittin.
aşktan yoksun olan beni, bende kaybettin
bir de umut için gün doğar mı dersin?
ağlar da geçmişi yad edersen belki..
gök kubbenin ağlarına takılmış beklerim.
vuslata gebe kalmış özlem pınarlarım
sabi bebek gibi sözlerine kanar ağlarım.
bağla kanatlarına yarının umutlarını,
yarım kalan aşkın muştularını,
uç ey gönlüm, yardan uzaklara...

26 Mayıs 2006

bulmaca

(26/05/2006)
içimdeki seslere,
uydum hislerimle..
uzunca sükunetten sonra,
bir yola doğru usulca süreklendim.
tanıdım onu ilk nazarımda.
anlatamadım meramımı,
dilimde kelepçeler sallandı..
dilimlendi, paralandı yüreğim.
hasretim vardı o yüze,
esaretin ayazındaydı yüreğim.
buruk bir sevinçle yaklaştım.
hislerimle harmanladım duygularımı.
defalarca duyurdum sesimi,
kesmeksizin anlattım,
anlattım,
anlattım..
farklıydı hayatlar,
kesişmişti yollarımız.
susamıştım hoyratça bir aşka..
önce yürekler sızlandı
sonra sıvazlandı duygular
duygu ritimlerine katıldı gönüller.
birlikte çaldı, birlikte söyledi diller.
içinde bir sır gibi tuttu biriken özlemlerini.
cesaretle söz veren dili suskundu bu sefer.
hayatın payesi kılıflara sığmaya çalışıyor,
kurulmuş tabularla,
örülmüş duvarlarla,
unutulmuş hayallere dalıyordu.
bulmacaydı söylemleri,
sancılıydı sözleri,
kararsız gözlerle bakıyordu.
bu bir sonsa eğer
sonsuzluk eleminden de beter,
başlıyorsa herşey,
fütursuzca özlemeğe,
pervasızca beklemeğe değer..

24 Mayıs 2006

ayna

(24/05/2006)
sıcak bir iç geçirdim önce
sancılandı yüreğim
aynaya baktım sıcaklığımla
yansıyan niyetimi,
yanan burukluğuma kattım..
al olmuş simasıyla
başını usulca öne eğmiş,
baktı utangaç edasıyla..
seslendim usulca
usulunca anlattım.
sustu benden duyduklarına..
dudaklarımda kaldı izi.
tepkisizce sızlandı,
asılsız bir hayale kapıldı.
bir an dalgalandı
buram buram oldu duygular.
dolu dolu gözlerle
akıttı hislerini kalbimdeki oluğa..
duruldu sonra neden?
sarardı benzi haykırdı bana,
ayna oldum yansıttım
bendekini ona,
onda bana ait olana..

18 Mayıs 2006

hüzünler perisi

hüzünler perisi (18/05/2006)
hüzünler perisi,
düşüncelerin gerisinde
sızısıyla yoğurur nice sancıları..
şahıslar bölünür hayalinde
ervahı bürünür özlemine.
uzuvları anlatır birşeyler
kararsızlığın gölgesinde
köhnesede en bilindik cümleler.
dökülür inci taneleri gibi sözcükler.
seni seviyorumlar,
aşkla yoğrulmuş münakaşalar,
özledimler,
beklemekten sıkılmış telaşlılar,
kiskanmalar,
ayrılığın kıskacındaki sevdalar..
hayatın sorgusu sürer gider.
su damlası gibi berrak yüzünü,
özlem mayasıyla arar gözleri
gözlerden ırak hamlelerle,
adım adım yürür,
benim hayatım dediğim,
benim hayalim olan özeline..
bin parça olsa da kişilikleri,
sırça köşklerin sah güzellikleriyle aralanır,
mutluluk oyunun ilk sahnesi.
dili cesaret bulur
bilir ki hüzünler perisi,
dimağların ardındadır,
sevdalar silsilesi,
verilen sözlerin ezeli,
ruhlarin özlemi..
duru bir su damlasısın,
yüreğime akıttığım,
sevmekten usanmadığım,
durulmadan sürüklenen elemim
durmaksızın çağlayan şelalemsin.
içimde bir sızısın hüzünler perisi,
gerisi laf-ı güzar,
boş hayaller silsilesi..