üç günlük dünya,
dün bitti, bugün varız, yarın meçhul..
hayat bu kadar kısa bu kadar basit.. bazen her şey anlamsızlaşır. gözümüzde büyütürüz nice nice değerler uydururuz kafamızda. kimimiz zenginliğine, kimimiz kariyerine, kimimiz güzelliğine, kimimiz gücüne kuvvetine, kimimiz hırsına, kimimiz didişmeye, kimimiz öfkesine, kimimiz çözemediğimiz dengesizliğine yenik düşer.
kafasında kurar hayatı, güvenir kendine değer olarak belirlediği ancak dünyanın kabuğunu dolduramayan anlamsızlıkları ve değersizlikleri şiar edinir.
Nispetiye’de oturur bir çocuk aklıyla zaman erirken göndermeler yapar şımarıklık edasıyla. kimin umurunda hayat akıp giderken gönderdiğim sitemler. hayat bitiyor ve ölüm en büyük göndermeyi yapıyor tek tek yaşam üyelerine..
her şey anlamsız başlıyor anlamsız bitiyor. anlamsızlıkları çözmeğe çalışırken bir anlam dahi yüklenemeden gidiyoruz..
sevgi filizi ekemiyoruz yüreğimize, hayatın en büyük anlamı sevgiyken yitiriyoruz elimizden.. yazıklar okuyoruz yazıklar getiriyoruz ardından gidenleri. yazık olurken zamana, amansız bir ölüm hastalığına hepimiz duçar olmuşken yine de en ince dalından tutunuyoruz hayatın keşmekeşine.
yüzümüzdeki çizgiler simamızı karalarken, saçımızdaki beyazları karizma örtüsü diye yamadık kelimize. ama hayat yemedi bunu ayaklarımız tökezlemeye başlayınca kuyucuklara takılınca topuklarımız belimize kadar bir çukura düştüğümüzü çok geç anladık yada hiç anlamadık..
giden soluklar hala dönüyorsa hiç bir şey için geç değil, hayata sevgi gözüyle bakabilecek yüreği büyütmeğe başlamalı insan. “Sevgiyle, sevmekle başlayacak her şey” farkındalığında bakabilen gözler çoğaldıkça aydınlanacak sevgi dolu bakışların selamlığında gök kubbe.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder