tünel (19/10/2005)
beklemekte..
inci gibi parlayan gözler hiç söner mi?
yıllarca bekleyen umutlara ne demeli!..
bunca acı ve ızdırap olmamalı mıydı hiç?
ya terk edip gidenlere ne oluyor..
neden hepsi bir veda bile etmeden cüretkar tavırla artlarındakini unutuyor..
elimdeki gücün, bakışlarımdaki uzaklığın, duyuşlarımdaki terennümün, hislerimdeki sıcaklığın hudutlarında tutsak olmuşum..
ne bir adım ileri ne de bir an geri çevirebiliyorum zamanı..
bir avuç toprak örter tüm günahlarımı, tüm isyanlarımı, haykırışlarımı..
ve hayat yoğurdu bizleri bir avuç toprakla..
yordu da tüm bedenimize sığınmış varlığımızı.
vuslat vakti gel nolur..
son kavuşma, son teselli, son varış olsun artık yeter..
yarışlardan, boş övgülerden, sızılardan, insanlarda usandım billahi..
bir yarım sendeydi hep unutmadım özüm seni.
bir gözüm diğer yarıma baktı ne kadar sahteymiş yaşam, ne kadar da yalanmış sevgiler.
meğerse tek bir sevgi varmış. bir avuç toprakmış asıl olan.
yüzüme serpilince toprak tanecikleri, anladım boşunaymış her şey bir oyundan ibaretmiş..
tünelin ucu göründü. hoşçakal maskeli varlığım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder