11 Ağustos 2008

sen durma yaz!

Sen ki gönlüme kaleminle dokundun, aşkı name name dokudun tınılarla çıkmazlarıma. Bir deli rüzgar gibi estin kulaklarıma, esip geçtiğin yerlerde tatlı bir ezgi terekesi döktün yollarıma. Sen seçtin yazmayı, içindeki çetin savaşları dökmeği, biz biçtik diktiğin duyguları kaleminden dökülen kurşunlarla . Bazen bir kıvılcım oldun yaktın, ateşledin yürekleri, bazen bir su damlası oldun da doldun gözlerimizin eşiğine.

Sen yazdın yazdın yazdın.. biz bezmeden gezdik harflerinde, sözlerinde.

bıkmadan usanmadan yazarken, unutuldu sandığın satırların; hatıralarla anımsandı zihnimizde. O ne kutsallıktır ki tılsımıyla resmetti içimize hapsettiğimiz suretleri, suratlarımızda paralanmış binlerce duygu ifadesini söküp aldı tenimizden ve ölmezler ülkesinin baki sultanları eyledi.

Sen yazdın yazdın yazdın.. masum bir yaşta sakladığın çocuk dünyandan koşa koşa geldin masivadan uzak hayallerinle. kasvetten kaskatı kesilmiş yüreklere pamuktan ipler bağladın, örüldü ölü hisler, dirildi kurgular, kör manaların görür oldu, yürürken şahlandı ham sevdanın dört atlısı.

Evrenseldin! sarmaladın küre-i arzı tefekkürünle, tüm ufuklarda gezerken sen yine bizdendin.. kendinden çaldığın zamanlarda kim bilir ne duygulara yelken açardı kalemin!

Yazmak; Adem’in yürek sızısıyla Havva’sına özlemi.
Yazmak, Nuh’un gemisinde bir yolculuktu isyandan kaçarcasına,
Yazmak, tur-i sina’da mütekellem olmuş Musa gibi kendinden geçip konuşma arzusuydu büyük sevgiliyle, İsa gibi masum serzeniş,Yazmak ilk emir “okumanın” biricik özlemi. O kadar ulvi o kadar mistik bir güçle tahkim edilmişti görevin. Ve sen sırtladın sevda ambarında bin yıllar boyu saklanmış, aşk kumbarasında birikmiş değerleri. Ve ölümsüzleşti ellerinde niceleri.

bir müellif olup alfabeyi eliflerden aldın, lafların mayasına tutulmuş ürkek bakışların
yüreklerinin en derinlerine saldın. Kılıflarından çıktı alemler pervane oldu güneşlere, kınından sıyrıldı kalemler bir neşter olup neşretti şümulündeki efkarı. Bir yakarıştı yazman, sözlerin kağıtlara karıştığı anlarda okkalı bir saplanıştı kalemin bazı zaman. Bazen de yumuşaklığı telkin eden bir dokunuştu tenlere.

hiç durma sen veda etmeksizin kaleme, ve yaz yeniden bir rüzgar gibi estikçe esen sevdanla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder