80 yıllık dolu dolu bir yaşam. abidin dino çağdaş resmin bayrağını taşıyan vizyonu geniş sanat adamı 23 mart 1913’de istanbul’da doğdu. fransa ağırlıklı olmak üzere ömrü isviçre, rusya gibi birçok ülkelerde yaşamına yön veren zenginlikleri kazanmakla geçti. abisinin yaşamındaki etkisi karikatür tekniğinin gelişmesine vesile olmuştur.
"ankara türkiye'nin kalbidir" adlı belgeselin ünlü sovyet yönetmeni sergay yutkeviç bir sergide dino’nun resimlerine görür ve ona rusya’ya gelmesini telkin eder. zaten abidin dino’da görsel sanatlara meraklı olduğundan sinema eğitimi için rusya’nın yolunu tutar. 2. dünya savaşı sebebiyle rusya’dan ayrılan abidin dino, londra ve paris’e gider. pablo picasso ile dostluğunu burada kurar. türkiye’de siyasi unsurları sanatına yansıttığından dolayı aranan abidin dino’nun yaptığı seramiklere el konulunca picasso kendisine "olsun burada yeniden yaparsın onları" diyerek teselli vermiştir.
resimlerine bakınca erken dönem sanatında picasso’nun etkilerini bariz görürsünüz. zamanla kendi özgün sentezini oluşturmuştur. Kendi deyimiyle ışığın kaynağını objelerin dışından değil içinden vermeye çalışmıştır. 1943 yılında güzin dino, akademik kariyerini bir kenara bırakarak abidin dino ile yollarını birleştirir. nazım ile abidin aile dostlarıdır birlikte çokca vakit geçirmişlerdir.
nazım hikmet'in kendisine:
sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolaşan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin abidin?
1961 yazı ortalarındaki küba'nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm
ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
"Bana mutluluğun resmini yapabilir misin?" demesi üzerine ona şiirle karşılık verdi:
mutluluğun resmi
kokusu buram buram tüten
limanda simit satan çocuklar
martıların telaşı bambaşka
işçiler gözler yolunu.
inebilseydin o vapurdan
ayağında varna'nın tozu
yüreğinde ince bir sızı.
mavi gözlerinde yanıp tutuşan
hasretle kucaklayabilseydim
seninle, bir daha.
davullar çalsa, zurnalar söyleseydi
bağrımıza bassaydık seni Nazım,
yapardım mutluluğun resmini
başında delikanlı şapkan,
kolların sıvalı, kavgaya hazır
bahriyeli adımlarla düşüp yola
gidebilseydik meserret kahvesi'ne,
ilk karşılaştığımız yere
ve bir acı kahvemi içseydin.
anlatsaydık
o günlerden, geçmişten, gelecekten,
ne günler biterdi,
ne geceler...
dinerdi tüm acılar seninle
bir düş olurdu ayrılığımız,
anılarda kalan.
ve dolaşsaydık türkiye'yi
bir baştan bir başa.
yattığımız yerler müze olmuş,
sürgün şehirler cennet.
işte o zaman nazım,
yapardım mutluluğun resmini
buna da ne tual yeterdi;
ne boya....
abidin dino
"mutluluğun resmi" diye bilinen tablo Abidin Dino'ya değil, dianne dengel’in bir betimlemesidir.
abidin dino eserlerinde figürleri çokca betimlemiştir. manzara ve doğa resimleri de olsa asıl ugraşı figürlerdi. ellere karşı büyük tutkusu vardı ve birçok resminde bunu görmek mümkündür. seramik ile de epeyce uğraşan abidin dino'nun şiirleri de yabana atılmayacak kadar güzel. zaten dönemin tüm edebiyatçılarıyla sıkı dostlukları vardır abidin dino'nun..
nazım ile abidin çok sıkı dostlardı. Sadece nazım mı? Dönemin ünlü simalarından melih cevdet anday, mehmet ali aybar, sabahattin eyuboğlu, azra erhat,oktay rifat, pertev naili boratav, ilhan selçuk ve daha birçokları.. şimdilerde ara güler’in o eşsiz pozlarının ve hatıralarının arasından çıkmış ve bizlere bir merhaba diyor abidin dino. abidin dino ile ara güler dostluğundan olsa gerek ara güler ile ilgili şöyle yorum yapmıştı:
“...sanki hesabı ondan sorulurmuş gibi, şaşırtıcı bir sorumluluk duygusu ile türk insanının imgesini yitmekten kurtarmak istedi. ne dehşet verici bir çaba, bir özveri!”
abidin dino istanbul’a karşı ayrı bir sevgisi vardı. emirgan, yeniköy yaşamının son dönemlerinin geçtiği mekanlar olmuş. istanbul’u anlatırken “istiklal’de yürürken orhan pamuk’u görürsünüz çok farklıdır istanbul” diye tanımlamıştı. 80 yıla hayallerini sığdırmıştı üstad, yaşar kemal’in deyimiyle “baba” adam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder