18 Mart 2007

sanatçı arıyorum!

önceden insanların zihinlerini meşgul eden televizyonlar, bilgisayarlar ve görsel olarak beyni kontrolü altına alan tonlarca görüntü çöplüğü yoktu. tonlarca oyuncak, dijital ıvır zıvır teknolojiler hayatımızın içerisinde değildi. hayallerimiz vardı, hayallerimizle şekillenirdi oyuncaklarımız. sıkı dostluklarımız vardı dertlerimizi, sevgilerimizi, sıkıntılarımızı paylaştığımız nice yarenler edinirdik. akrabalar hep birlikte gezer, hep birlikte ağlar hep birlikte gülerdi. şimdilerde insanlar iyice yalnızlaşmaya başladı. bireysellik aldı başını gitti. insanların bilinçaltlarına öyle bir kültür aşılandı ki herkes evinden barkından kopmaya, herkes birbirini aldatmaya, yalancı hayatlar kurmaya başladı. madde ön plana, mana çok çok gerilere atıldı. bencillik aldı yürüdü. dünyadaki var olma yarışları tek tek insanlara yansıdı. düşüne tekme atıldı, ayakta kalanlar ise bir dolu dalkavuk tarafından alkışlandı. miskinlik maharet, tembellik huy haline geldi. yerinden kımıldamayan ev hapsini kendine reva gören, kendi içinde yalnızlığını yaşayan asosyal tipler peyda oldu. sıcak bir tebessüm, bir merhaba demek insanlara ağır geldi, başını öne eğip kimseye görünmeden sıvışmak en kolay yol olarak benimsendi. yitirildi peyderpey, uyuşturuldu beyinlerimizi kuşatan o sıcak duygular. iyi niyetler hasır altı edildi. Vaktimizin çoğunu televizyonlarda çalan sanatçılara büyük görevler düşüyor. Artık toplum nitelikli sanatçılara ihtiyacı var. Toplum sanatçıları arıyorum...


özü sözü bir,
mütevazı,
yılların getirdiği birikimleri, kişiliğinden ve insanlığından hiçbir ödün vermeden taşıyan,
her zaman güler yüzlü,
tatlı dilli,
erkanları özeliyle aşındırmayan,
kibrin ve kaprisin k'si bulunmayan,
sanatın erozyona uğradığı şu zamanlarda bildiği kaliteli yoldan şaşmayan bir sanatçı arıyorum..
...
sanatı ruhunda barındıran,
birikimlerini sindirmiş,
şarkılarını, eserlerini, resimlerini sanata dair yapıtlarını özünde yaşayan,
arkasından sadece güzel şeyler söylenebilecek kişilikte ve nitelikte,
yaşadığı zorluklara tevekkül etme erdemi gösterip ekran yüzünü aşındırmayan bir sanatçı arıyorum..
...
şöhret olma sarhoşluğuyla insan olma erdeminden uzaklaşmamış,
medya maymunluğu sıfatı yakıştırılmamış,
ruhunu kirletmemiş,

basit avuntular, anlamsız hırslar, vurdumduymaz tavırlarıyla rezalet puanlarını peyderpey almayan,

yılların aşındırmadığı bir sanatçı arıyorum..
...
ahlak ve değerleriyle örnek,
toplumsal sorumluluk ve bilincini taşıyan,

ekranların tehlikeli silah olabileceğini bilen,

tetik ve maşa olmaktan uzak,

siyasetten beri,

yaptığı işin hakkını veren ve işiyle konuşulan,

programlara çıkarken seçici davranan,
erkanda rol yapmayan, olduğu gibi görünen göründüğü gibi olan bir sanatçı arıyorum.

halkın değerleriyle örtüşen,

içinden çıktığı toplumun beğeni seviyesini yükselten ama asla küçümsemeyen,

geldiği yeri unutmayan,

ilkeli,

idealist,

dürüst bir sanatçı arıyorum..

böyle bir sanatçıyı bulduğumda ayakta alkışlamak istiyorum. Sayılarının ne kadar az olduğunu, değerini bilmesi gerektiğini söylemek istiyorum.
yazma gereği duydum neden bilmiyorum? hiç böyle övgü dolu sözler sarf etmezdim. ama her şeyin kötüye gittiği bir yerde iyi bir şeyleri alkışlamamaktan utandım belki de? kötüye pirim yaptırmak ve iyiyi örselemek ağır geldi vicdanıma belki! Belki de kulaklarını çınlatmak istedim var oldukları yerde birilerinin.. onların iyi gidişine gönül desteği verdiğini belirtmek istercesine..

insanlar neyi görürlerse onu isterler. onlara kırk kere bir ürünü gözünün içerisine gazetelerden, dergilerden, televizyonlardan, dizilerden, sinemalardan, billboardlardan bangır bangır kültür empoze edip satmaya çalışırsan günün birinde merak edip alıverirler. Sanatçı bu alışverişin en etkili satıcısıdır. Sorumluluğu herkesten çok daha fazladır. her yeni şey; hayatına bir yenilik, bir olağan dışılık, bir farklılık getirir umuduyla erkandakileri taklitten ibaret bir yaşam süren gençlere; satacağınız kültür, ahlak ve edebin ne olduğunu iyi tanımlamalıdır sanatçı kimliğini taşıyanlar. kredi kartı mağdurları gibi televizyon mağduru hastalıklı gençliğin mimarı olmak ne büyük bir vebaldir! Sanatçı hayatı dolu dolu yaşamalı her şeyin farkında noktalamalı. Tabuları, kalıpları, şablonları yıkıyorum derken toplumun temeline dinamit koymamalı. Her bakışı, açılımı ve ürettiği değer dünyaya renk ve dinamizm katmalı. Dehşet yumağı olacak bir kültürün mimarı olmaktan kaçınmalı.

Böyle bir sanatçı arıyorum…

sululuk, laçkalık ve küfürden ibaret soytarılığı sanatla bağdaştıranları hayretle izliyorum. Argo ile küfürü ayırt edemeyen sanatçılar peyda oldu. argo; avam ağzıdır, halk kültürünün bir ürünüdür, edebi unsurlardan uzak, kendi özgünlüğünü taşır ve asiliği simgeler bir bakıma. zor şartlarda sertleşen insanların duygularının bir bakıma dile yansımasıdır.
şimdi argo ile terbiyesizliği ve küfür etmeyi ayırmak lazım öncelikle:) argo konuşmak da bir maharet ve beceri gerektirir. ama terbiyesizlik ve küfür etmeği ve bunu sanatın bir parçası gibi göstermeyi maharet sayamayız. zira sanat estetik olmalıdır! estetik ile küfürün bir arada olması muhtemel değil. Sanat yapıyorum diye insanların akıllarına hakaret edecek bir şekilde küfürle süslenmiş sığ cümleleri bir ayara getirip güfte diye yutturmanın da açıklanabilir bir tarafı da yok. duygularını anlatma özürlü olanların kaçış yolu, yada kolayına kaçma çabasından başka bir şey değildir küfür! tamam insanların zaman zaman bunu kullandığı olur, birbirleri arasında konuşurken bu kelimeler dökülüverir ağzından ama genel kabul görmesi, genele hitap eden sanatçının ağzından sarf edilmesi, doğru bir davranış biçimi gibi insanların gözünün içine sokulması saçmalıktan başka bir şey değil.

Ben böyle bilinçli bir sanatçı arıyorum…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder