29 Ocak 2007

tek dünya devleti

dünyadaki tüm insanlağın tek bir kardeşlik çatısı altında toplanması belki de olgun düşünceli her insanın isteği. tarih boyunca insanlar ve idari şekiller sürekli değişime uğramış sürekli birbirlerine düşman birbirlerini hasmı belleyen kavramlar olagelmiş. orta çağda avrupa'da soyluluk düşüncesi ortaya çıkıp kralların topraklarını feodal beylere satması sosyal hayatta soyluları, burjuvaları ön plana çıkarıp köylüyü ezen, insanı köleleştiren bir tutum doğurmuştur. sosyal hayatta da din adamlarının feodal devletlerde ön planda olması haçlı seferlerini tetiklemiş din savaşları kaçınılmaz bir hal almıştır. kavimler göçüyle türkler nasıl ki anadolu'ya gelmiş, bizans'ın teşvikiyle tehlike olarak gösterilip kan dökülmüşse bugün de hala bunun uzantılarını görmek mümkündür. tabi insanlar arasındaki husumeti bir nedene bağlamak mümkün değildir. o dönemde avrupanın fakir, islam dünyasının zengin olması, doğu ticaret yollarının islam kontrolünde olması, batının doğuya göz dikmesi gibi etkenlerde vardır kuşkusuz. kuşkusuz bu hareketlilik, kan dökme ,yer değiştirme eylemleri medeniyetler arasındaki etkileşimi de tetiklemiştir. doğuyu yakından tanımalarına barut, pusula, kağıt gibi teknik buluşların öğrenilmesi avrupanın ilerlemesine temel olmuş, pozitif ilimlerle tanışmasına öncülük etmiştir. haçlı seferlerinin sürekli yapılması ve kudüs gibi yerlerin müslümanların elinde olması, başarısızlıkların ardı arkası kesilmemesi tarihe yeni yönler veren sonuçlar doğurmuştur. insanların kiliseye ve din adamlarına güveni azalmış, skolastik düşünce zayıflamış, papa eski gücünü ve nüfusunu kaybetmiştir. seferlerde derebeylerin ölümü avrupa'da krallıkların güçlenmesini tetiklemiştir. rönesans ve reform hareketleri ile bilimde sanatta gelişmeler sağlanmış okuyan düşünen insanların artması çok ilerde fransız ihtilalinin ateşleyicisi olacaktır. sonra milli hareketler milli devlet kavramları imparatorlukların çözülmesi bunları takip edecektir. günümüzde ise bloklar oluşmaya başladı avrupa birliği, bağımsız devletler topluluğu, amerika birleşik devletleri, arap birliği vs gibi. sanırım insanlığın en son varması gereken yer tek bir dünya milleti. iletişim çağının artması, enformasyonun teknolojilerinin gelişmesi, dünyanın bu sayede gitgide küçülmesi kültürler arası etkileşimi hızla arttırıyor. bütün diller karışmaya belki de tek dil olmaya yöneliyor istemsiz olarak. kültürler iç içe geçiyor bir kot, bir cola, bir hamburger insanların ortak malı halini alıyor. zevkler aynılaşmaya, farkılıklar kaybolmaya yüz tutuyor. işin bu kadar masum olmasını herkes ister. ama malesef bu yozlaşmalar güçlü devletlerin pazar arayışları, kendi milletlerini hakim ulus haline getirme emellerinin, uzun vadeli dünya planlarının uzantıları. bir amerika'nın ortadoğu petrol beklentisini kim göz ardı edebilir, yada bir israilin vadedilmiş topraklarını kim umursamayabilir, avrupanın göbeğinde yapılan katliamları, kosova, bosna vs.yi kim unutabilir. o halde dini duyguların, milli duyguların, ulus hareketlerinin birer güç birer dayanışma aracı, birer bağlayıcı unsur, birer savunma mekanizması olarak kullanılmasının doğru bir yol olduğunu düşünebiliriz. pamuk ipliği ile olsa bile türkiye'de yaşayan, ortak menfaatleri olan, ortak amaçları bulunan insanları bir arada tutmak zorundayız. zararın en azı, tehlikenin en küçüğü ne ise devlet refleksleri de o doğrultada gelişmek zorunda. biz ermeniyiz demenin altında sadece bir ırka empati yaparak ona şirin gözükmek yatsa bunun siyasal bir bağlantısı olmasa çok masumane görünebilir. elbette hrant dink bu ülkenin vatandaşı ve devletini seven bir insan ve yazardı. öldürülüşüne herkes tepkisini koymalı bu ülkenin bir ferdi olarak. ama ölümünü kullanıp bu devletin diğer fertlerini rencide edenlere de sağduyulu, bilinçli, duyarlı bir şekilde hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. tek dünya devletinin kurulması şu an için çok erken. geçiş sancılarında da kimse kimseye yem olmamalı. en küçük söylemler olumsuz gidişata birer adım, yok oluşun yapıtaşı olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder