24 Ocak 2007

üniversite eğitimi ve meslekler

her meslek grubu insanı insan gibi yaşamaya, insana dair duyguları anlamlandırmaya, insanın dünyada aradığı cenneti sunmaya vaad ettiğini ileri sürer. bu tür iddialı meslekler üniversite gibi farklı bakış açısı ve bilimsel yöntemlerle oluşan dallardır. bu birikimler iş sahası olması hasebiyle asla düşünülmez ama birikim sonucu iş sahasından tekliflerin gelmesi yada iyi işlerin bu yerlerde eğitimi tamamlayanlara yönlendirilmesi hakkın haklıya verilmesi gibi birseydir. ileri ve gelişmiş ülkeler, üniversitelerde oluşturulan ve geleceğin meslekleri olarak görülen meslek örgütlerine, dallarına, branşlarına azami derecede ehemmiyet verir. nedense ülkemizde birçok meslek dalının varlığı yok sayılıyor. acaba bunun nedeni üniversitelerde kadroları şişirme meraklısı olan bir grup profesör mü? yoksa boş vaadlerde bulunup kontenjan arttıran, üniversite icat eden politikacılar mı? bilmiyorum ama faturası oranın mensubu olan öğrencilere çıkıyor her seferinde. hala ortadoğunun çakılmış bir ülkesi olarak duruyorsak sanırım bunda en büyük etken gelişmiş ülkelerin yaptığı hamleleri yapacak kadroların gözardı edilmisidir. birçok avrupa, amerika, japonya vs nitelikli ülkelerde el üstünde tutulan, aranılan meslek dalları ülkemizde handikap içerisinde. insanı öyle bir hale sokuyorlar ki bağırmamak, kızmamak, haykırmamak elde değil. bize yapılan yatırımları düşününce ülkem adına üzülüyorum. milyarları döktük, meğer sokağa dökmüşüz. ülkemiz yetişmiş elemanına borcunu ödeyemiyor. yazıklar olsun ki işler ehlinde verilmiyor, yazıklar olsun ki liyakat en geri planda geliyor, yazıklar olsun ki ülkenin direksiyonu başında ehliyetsiz şoförler var, yazıklar olsun ki hak edenin hakkı elinde değil.
eski devletlerde adalet döngüsü diye bir şey vardı. halk adalet ister, adalet hukuk ister, hukuk devlet ister, devlet vergi ister, vergi yine halk ister. buna adalet döngüsü denir. sen adaleti sağlayamadığın an, haklının hakkını veremediğin an işte bu çarka öyle bir çomak girer ki millet neyin ne olduğunu anlamadan tepetaklak olur.
her meslek hak ettiği itibarı almalıdır. ülkeyi yönetenler ülkenin ihtiyacı kadar kontenjanı açmalı ve iş istihdamları, her meslek örgütü ile tam olarak örtüşmelidir.
sınav manyağı gençlik yetiştirmek yerine, orta öğretimden itibaren ara eleman yetiştirilmesine ağırlık verilmeli, herkese bir üniversite kampanyasına son verilmelidir. avrupa ülkelerinde üniversiteye işi olmayan, daha idealist görüşlüler giderken biz de tam tersi iş kapısı gibi algılanıyor ve devlet de buna körükle gidiyor. habire tabela üniversiteleri etrafı sarıyor. kontenjanlar şişiriliyor, sınav sistemleri allak bullak ediliyor, orta öğretimin içine limon sıkılıyor, öğrenciler yönlendirilemiyor, hedefler devlet tarafından yanlış koyuluyor vs.
eee nolacak bu yetişmiş değerler, bu kadar emek, bu kadar maddi kayıp! eğitim sigortası diye birşey var mı? eğitimin karşılığını alamamış kazazedelere eğitim sigortası istiyorum. hakkını alamayan haksızlığa uğramış bir ömrünü eğitime vermiş bu güzide insanlara zararlarının karşılığı derhal verilmeli.
eğer bu zararları temin etmiyorlarsa ben de yazıklar olsun diyorum!
şimdi daha iyi anlıyorum üniversitelerdeki öğrenci olaylarını, şimdi devletin o kişileri niye susturduğunu daha iyi belliyorum, uslu çocuk olun dersten eve, evden derse gidin dayatmalarını, o zihinlere vurulan parangaları, o verilen kavgaların nedenlerini daha iyi anlıyorum. rahat bir baş, neden bu kadar dertlensin ki ülkesiyle? demek ki geleceğimize birileri o zamanlardan çomak sokmaya başlamış. o kavgaların yoğun olduğu dönemlerde üniversite öğrencileri el üstünde tutulurken şimdilerde yüksek liseye dönmüş üniversitelerde; fikirlerden yoksun, tartışmadan habersiz, eleştiri yeteneği körelmiş, tahlil ve izahattan beri, kıyas becerisi bitmiş, ezberci, üretme kabızı, elinde defteri mektebine gidip gelen uslu çocuklar ortalıkta dolaşmakta ve devletin istediği ile birebir örtüşen bir zihniyeti üzülerek tam anlamıyla görmekteyiz. sakın yanlış anlamayın kendini geliştiren, idealist olanlar tüm zorluklara rağmen bunu başarıyorlar ama bu seferde devletin tüm kapılarını mezuniyet günü yüzüne kapanmış olarak buluyorlar. benim hala umudum var demek istiyorum hala da umutlanmak istiyorum ama görünen köyü de görmezden gelemeyiz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder