(09/11/2005)
pırıl pırıl gözleriyle dört minik yürek
kendi eliyle yaptığı oyuncaklarına hayallerini yükler.
minik elleri üşür, burunlarından solurlar hayatı.
içinde bulundukları zor şartların farkında bile değillerdir.
büyüklerinin farkında olmadığı gibi.
ama onlar yine de mutlu olmasını bilirler.
hayata baştan 1-0 yenik başlarlar.
hayat onlara ilk golünü atmıştır ya. kim umursar.
her şey bir oyun gibi başlamıştır onlar için.
büyüklerine özenir, imkanlarına sığdırırlar mutluluklarını.
imkan bu ya hiç gülmemiştir onlara.
bir düzen kurulmuştur "böyle gelmiş böyle gider" diyen orkestrasıyla mırıldanır. kimse akıl etmez kim gelmiş nasıl nereye gidiyor diye..
filizler boylandıkça oyunun kuralları değişir.
çocukluğunu tadamadan hayattan çekiler buz tutmuş küçük eller.
omuzlarına koca koca meşakkatler yüklenir.
hayatı yaşamaya dahi vakit yoktur onlar için.
sevmek ya da sevilmek onlara çok uzak duygulardır....
sıcak bir merhaba diyen diller kurumuş,
şefkatle açılan kollar kapanmış,
sıcak yuvaları buz tutmuş,
umutları sönmüş,
ızdırap, oyunları olmuş,
gelecek muammaya kaçmış,
duymayan,
görmeyen,
bilmeyen,
konuşmayan,
uç maymunlar peydahlanmış,
karınları doyan bir gün en güzel gündür onlara.
yaşıtları oyunlarına devam eder, hayat onlara gülmüştür ya.
ya bu minikler. ya bu yavrular ne suç işlemişlerdi de hayatları ileri sarılmıştı.
neden bedenleri hızla olgunlaşmak zorundaydı.
ah be güzeller siz bilmezsiniz.
gelecekler dağıtılırken sizi unutmuşuz arada biz sözde büyükler.
özrü kabahatten büyük yaptık da sonra umursamadık sizleri.
görmezden geldik bu koca yarayı.
yara büyüdükçe büyüdü miras kaldı yarınlarınıza.
günah kimin günahı?
günahlar da, kusurlar da, kabahatler de hepimizin.
ızdıraplarda, karanlık yarınlarda, vicdanlarda saklayın bu çocukları..
saklayın saklayacağınız kadar..
hesabı büyüttüğünüz yaranın acısıyla sorulacak.
hesabı kaybedilen bir neslin yüküyle alınacak.
hesabı yarınlarda bizi bekliyor.
çok uzak değil..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder